İçeriğe geç

FTD neden olur ?

FTD Neden Olur? Bir İzmirli Gençten Mizahi Bir Yaklaşım

Giriş: FTD nedir, ne değildir?

Bazen bir arkadaşım bana “Ne düşünüyorsun?” diye sorar, ben de hemen “Hiçbir şey” diye cevaplarım. Halbuki içimde dev bir fırtına kopuyor; beynimde “neden bu kadar düşünüyorsun?” sorusunun yankıları var. Ve işte bu, FTD (Frontal Temporal Demans) hakkında yazmam gerektiğini fark ettiğim anlardan biri oldu.

FTD nedir diye soracak olursanız, başlamak için doğru yer burası: Beynin ön kısmı ve zamanla ilişkili olan bir hastalık bu. Neredeyse tüm dikkatini alır, kişilik değişikliklerine neden olur, bazen kişilerin sosyal becerilerini ve davranışlarını etkiler. Ama gelin, bunu bana anlatmaya çalışırken, bir İzmirli’nin hayatında nasıl bir yer bulabileceğini de görelim.

Her Güne Farklı Bir Düşünce Yelkeni

Bana İzmir’in sabahını anlat desen, “Günaydın, bir yudum çay al, kafanda bir yelken aç, o yelkenin içinde rüzgarla savrulurken FTD’yi düşün” derim. Evet, ben her şeyi düşünmeye biraz fazla yatkınım. Mesela, dün akşam yediğimiz bir tabak dönerin, midemde bırakacağı “safra” etkilerini sabahında hesaplamıştım. Ama şu an FTD hakkında yazarken kafamda “ne kadar çok düşünüyorum” sorusu beliriyor, bu sorunun da FTD’ye katkısı olabilir mi?

Kendime soruyorum: “Ya FTD olursam? Zaten 25 yaşındayım, belki biraz erken ama… Ya da belki değil?” Yavaşça, kelimeleri telaffuz ederek yola çıkıyorum.

Yavaşça Yavaşça: FTD’yi Anlamak

İzmir’de, akşamüstü sahilde yürürken iki akıl hastası bir şekilde birbirlerine şunu söylüyordu: “Ya şu an düşünmesem iyi olur, zaten başka bir şey düşünemedik.” FTD tam olarak da böyle bir şey; düşüncelerin yavaş yavaş kaybolmaya başlaması, neyi yapacağını unutman, insanları ve çevreni bir şekilde tanımamaya başlaman… “Vay be, bir insan düşünmezse ne olur?” sorusuna verdiğim cevabı da buldum: FTD olur.

Bu sahneyi düşündükçe, aslında bunun ne kadar korkutucu bir şey olduğunu fark ettim. Ama bu düşünceleri hafifletmek için başlamak gerek. FTD’nin sebepleri üzerine yapılan araştırmalar da bize şunu söylüyor: Birçok genetik faktör, beynin fiziksel değişiklikleri ve hatta yaşam tarzı bu durumu etkileyebiliyor.

“Sadece Düşünüyorum” Demek Yetmiyor

Bir arkadaşım var, ismi Selim. Selim, her zaman komik olma peşinde. “Bir çikolata yedim, acaba beynimi geliştirir mi?” diye sorar mesela, sonra o an gelip gözlüğünü biraz daha aşağı indirir ve “Benim aklımda hep FTD var” diyerek kahkaha atar. Tabii kimse bunu ciddiye almaz, ama belki de o da az düşünmenin FTD’yi engellediğini bilseydi, şaka yapmayacak, düşünmeye başlayacaktı.

Selim’in şaka yaparken içindeki FTD korkusu bile aslında hepimizin içinde bir yerlerde var. Beynin içinde bu kadar fazla düşünce ve bilgi kayması varsa, o zaman FTD’yi tetikleyen bir şey var demektir. Gerçekten de bir noktada “düşünmekten yorulmak” ya da fazla düşünüp her şeyin “fazlasıyla” yapılması da bu hastalığı daha da yayabilir.

Kısa Diyalog: Bir Akşam Sohbeti

Selim: “Beyin, yavaş yavaş FTD olursa ne yaparım?”

Ben: “İzmir’de yaşıyoruz, ne yapacaksın? Sahile inip çay içersin, rahat ol.”

Selim: “Ama o zaman her şey daha da kötüleşir mi?”

Ben: “Kötüleşirse bile, FTD’yi keyifli hale getirecek bir şeyler buluruz.”

Selim: “Vallahi ne kadar mantıklı söyledin, ben bu kafayla bir gün doktor olacağım.”

Evet, bazen gerçekliği o kadar fazla düşünürken, insan olmanın verdiği rahatlığı unutabiliyoruz. Ve işte burada FTD’ye dair düşünceler devreye giriyor.

FTD’yi Anlatan Son Bir Sahne

Bir akşam İzmir’de vapura binip Alsancak’a doğru giden bir grup genç vardı. Birbirlerine gülerek “Beyin yok, ama kalp var” dediler. Kafalarında ne olduğunu bilmem ama aslında FTD ve beyinle ilgili söyledikleri şeyler anlamlıydı. Çünkü sadece beyinle değil, kalp ve ruhla da bağlantı kurmak önemli. Bazen insan sadece düşünmemeli, hissetmeli. Ve evet, FTD’nin başladığı anlar da belki bunlardır; insanların sadece “düşünme”yi bırakıp, sadece “yaşamak” istedikleri anlar.

FTD Neden Olur? Sonuç

Sonuçta, FTD bir şekilde yaşam tarzına, genetik yapıya, sosyal çevreye ve tabii ki düşünme biçimine de bağlıdır. Fakat buna takılmak yerine, belki de biraz daha fazla gülmeli ve yaşadığımız anların tadını çıkararak beynimizi yormadan bir yol bulmalıyız. Çünkü İzmir’de yaşayan bir genç olarak şunu rahatça söyleyebilirim: “Düşünmek, insanı ya büyütür ya da başına işler açar.”

Yani, FTD’nin en büyük düşmanı olabilir, ama bazen “hadi ama düşünme” diye geçiştirmek de çözüm olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
grandoperabet girişelexbett.nettulipbetgiris.org