Kolen Olmak: Toplumun Yeni Kimlik Arayışı mı, Yoksa Boş Bir Hedef mi?
Son dönemde “kolen olmak” deyimi popülerleşti. Peki ama bu ne demek? Kolen olmak, bir grubun parçası olmak, belli bir statüye ulaşmak veya bir alt kültüre dahil olmakla mı ilgili? Gerçekten de, bu kavramı anlamak ve tartışmak, basit bir mesele olmaktan çok uzak. Çünkü “kolen” terimi, sadece bir etiket değil, aynı zamanda derin bir kimlik arayışını, toplumsal baskıları ve sosyal medya kültürünün dayattığı normları sorguluyor. Kolen olmanın cazibesi ne? Bu sorunun cevabını verirken, hem olumlu hem de olumsuz yanları üzerinde durarak bir eleştiri yapmak istiyorum.
Kolen Olmak, Gerçekten Bir Başarı mı?
Birçok genç, “kolen olmak” kavramını bir başarı olarak görüyor. Çünkü bu statü, onları bir topluluğun parçası yapıyor, onlara ait hissettiriyor. Peki, ama bu başarı ne kadar gerçekçi? Kolen olmak, gerçekten kişinin kendi kimliğini bulması mı, yoksa sadece toplumun dayattığı bir kalıba sığma çabası mı? Gençler, sosyal medyanın etkisiyle sürekli olarak onay bekleyen bir toplumda yaşıyor. Kolen olmak, kimliğinizi bulmak yerine, dışarıdan gelen onaylara dayalı bir varlık sürdürmek anlamına gelmiyor mu?
Bugün çoğu kişi, kolen olmanın sadece popülerlik ve topluluk içindeki kabul görmekle ilgili olduğunu düşünüyor. Ama bu, çoğu zaman kişisel tatmin duygusunu yerine getiren bir hedef değil. Kolen olmak, dışarıdan görünenin aksine, çoğu zaman boş bir arayışa dönüşüyor. Hangi grup içinde yer alırsak alalım, bir süre sonra o grubun kimliğine bürünmektense, aslında kendimizi daha da kaybetmeye başlıyoruz. İnsan, kimlik arayışında en çok neyi kaybeder? Kendini.
Sosyal Medyanın Çarpık Yansıması: Kolen Olmak, Gerçekten Bir Kimlik mi?
Sosyal medyanın gücü her geçen gün artıyor. Kolen olmak, sosyal medya üzerinden kendini sürekli olarak başkalarına tanıtmak, beğeniler ve takipçiler kazanmakla eşdeğer hale geldi. Ancak burada bir çelişki var: Bir kişi, kendisini tanıtmak için başkalarının görüşlerine ne kadar bağımlı olursa, o kadar çok kimliğini kaybeder. Kolen olmak, bazen kendi iç yolculuğumuzu kaybetmek ve sadece başkalarının gözündeki imajla yaşamak anlamına geliyor.
Bundan daha da önemli bir soru var: Kolen olmak, aslında kimlik inşasında bir eksiklik mi gösteriyor? Bireyler, kendi içsel tatminlerinden ve kimliklerinden ziyade, sosyal medyanın dayattığı kalıplara sığma isteğiyle mi hareket ediyorlar? Gerçekten kimse, “kolen” olmak için ne kadar özveri gösterdiğini fark ediyor mu? Ya da daha da önemlisi, bu sürecin sonunda elde edilen başarı, gerçekten tatmin edici bir başarı mı? Yoksa sadece toplumsal baskıların bir sonucu mu?
Kolen Olmanın Zayıf Noktaları
Kolen olmak, sadece “toplumda kabul görmek”le sınırlı kalmaz. Aynı zamanda zamanla, sürekli bir onay bekleme, diğerlerinin görüşlerine endeksli bir yaşam sürme gibi olumsuz etkilere de yol açar. Kimlik bunalımı, kendini kaybetme, dışarıdan gelen beğenilere bağımlılık gibi psikolojik sonuçlar da bu sürecin bir parçasıdır. Her ne kadar kısa vadede bir popülerlik kazanılsa da, uzun vadede bireyler genellikle kendilerini daha fazla yabancılaşmış hissederler.
Birçok insan, “kolen olmak” kavramını sadece bir topluluk içinde yer almakla eşdeğer tutuyor. Ancak bu, kişisel gelişim ve özgürlükten uzaklaşmak anlamına geliyor. Kolen olmak, aslında bir tür sosyal kabulleniş arayışıdır, ama kabullenişin ne kadar anlamlı olduğu üzerine pek düşünülmez. Toplumda kabul görmek mi daha önemlidir, yoksa kendinizi bulmak mı? Bu sorular üzerinde düşünmeye değer.
Bir Adım Geride Durun: Kolen Olmak Gerçekten Ne Anlama Geliyor?
Sonuç olarak, “kolen olmak” sadece dışarıdan gözlemlenen bir statü, bir popülerlik meselesi değil. Gerçekten kim olduğumuzu anlamaya çalışmak ve toplumsal baskılardan bağımsız bir kimlik oluşturmak, daha önemli ve değerli bir hedef olmalıdır. Kolen olmak, sadece sosyal medyanın ve toplumsal baskıların bir yansımasıdır. Bireylerin kendi kimliklerini bulmalarına engel olan bir tuzak olabilir.
Peki sizce, “kolen olmak” bir arayış mı, yoksa kaybolmuş bir hedef mi? Gerçekten başarılı olmanın yolu nedir? Kendi kimliğimizi bulmak mı, yoksa toplumun beklentilerini karşılamak mı? Yorumlarınızla bu tartışmaya katılın ve birlikte daha derinlere inelim.