İçeriğe geç

Suça sürüklenen çocuğa ne denir ?

Suça Sürüklenen Çocuğa Ne Denir? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Bir Analiz

Hepimizin bir dönem yaşadığı çocukluk, ne kadar masum ve eğlenceli olsa da, bazı çocuklar için zor bir yolculuğa dönüşebiliyor. Çocuklar, çevrelerinden, toplumdan ve bazen de ailelerinden aldıkları etkileşimlerle şekillenirler. Ancak bazı çocuklar, olumsuz koşulların etkisiyle suç işleme yoluna da girebiliyorlar. Peki, bu çocuklar için ne söylenir? Suça sürüklenen çocuklar nasıl tanımlanır? Küresel ve yerel perspektiflerden bakıldığında, bu soruların yanıtları oldukça farklılıklar gösterebiliyor.

Küresel Perspektif: Evrensel Yaklaşımlar

Dünya genelinde, suç işleyen çocuklar genellikle “suça sürüklenen çocuk” ya da “suçlu çocuk” olarak adlandırılır. Ancak bu tanımlamalar, çoğu zaman olumsuz bir yargı taşır. Küresel düzeyde, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası organizasyonlar, suça karışan çocukların rehabilitasyon sürecine odaklanır ve bu çocukları suçlu olarak etiketlemek yerine, topluma yeniden kazandırılmalarını savunur. Özellikle BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, suça sürüklenen çocukların ceza yerine rehabilitasyon alması gerektiğini vurgular. Bu yaklaşım, suçun bir çocuk için daha çok çevresel ve psikolojik bir sorun olduğu inancına dayanır. Bu bağlamda, “suçlu çocuk” yerine “suça sürüklenen” terimi daha yaygın olarak kullanılır, çünkü bu terim, çocuğun suçu işlemekten çok, onu bu yola iten koşulları anlatır.

Amerika Birleşik Devletleri’nde, suç işleyen çocuklar bazen “juvenile offenders” (genç suçlular) olarak tanımlanır. Ancak bu tanım da eleştirilmiştir, çünkü bir çocuğun suç işlemesi, sadece bireysel bir seçim değil, çoğunlukla sosyo-ekonomik şartların, ailevi travmaların veya çevresel faktörlerin etkisiyle şekillenir. Birçok psikolog ve sosyal hizmet uzmanı, suç işleyen çocukların cezalandırılmak yerine psikolojik destek ve eğitimle topluma kazandırılmaları gerektiğini savunur.

Yerel Perspektif: Türkiye’de Suça Sürüklenen Çocuklar

Türkiye’de ise suça sürüklenen çocuklar için farklı bir dil ve yaklaşım vardır. Türk Hukuku’na göre, suça karışan çocuklar genellikle “suçlu çocuk” ya da “suça sürüklenen çocuk” olarak tanımlanır. Ancak bu tanımlar, evrensel yaklaşımlardan biraz daha katı olabilir. Özellikle suçların ciddi olduğu durumlarda, çocuklar yetişkinlere uygulanan cezai yaptırımlarla karşılaşabilirler. Ancak son yıllarda Türkiye’de de çocukların rehabilitasyonuna dair yaklaşımlar artmış ve çocuk adalet sistemine yönelik reformlar gerçekleştirilmiştir.

Türk Ceza Kanunu’na göre, 12 yaşından küçük çocuklar cezai sorumluluğa sahip değildir. 12 ile 15 yaş arasındaki çocuklar içinse “suç işleme ehliyeti” durumu dikkate alınır. Bu yaş grubundaki çocukların cezai sorumluluğu, onların gelişim düzeylerine ve suçu işleyiş biçimlerine göre değişir. 15 yaşından itibaren ise çocuklar, belirli suçlarda yetişkinler gibi cezai sorumluluk taşırlar. Ancak, “suçlu” olmak yerine, “suça sürüklenen” terimi, çocukların suçla ilişkilerinin daha çok çevresel faktörlerle şekillendiğini anlatmak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.

Farklı Kültürlerde Suç ve Çocuk Algısı

Çocukların suç işlemesi konusu, her toplumda farklı şekillerde algılanır ve değerlendirilir. Batı toplumlarında, suçlu çocukların topluma kazandırılması için rehabilitasyon merkezleri, terapi ve eğitim programları gibi çeşitli olanaklar sunulur. Ancak, bazı Asya kültürlerinde suç işleyen çocuklar toplumdan dışlanabilir ve bazen ağır cezalarla karşı karşıya kalabilirler. Özellikle kültürel değerler, çocukların suç işleme potansiyelini ve bu davranışa verilen tepkileri şekillendiren önemli bir etkendir.

Afrika’da ise çocuk suçluluğu bazen “toplumun yozlaşması” olarak görülür ve çocuklar, bir şekilde toplumu temsil ettikleri için suçtan daha hızlı bir şekilde dışlanabilirler. Öte yandan, yerel topluluklarda suça sürüklenen çocuklar, genellikle aile ve toplum tarafından yeniden eğitilerek, suçu işledikleri koşullardan kurtarılmaya çalışılır.

Evrensel ve Yerel Dinamiklerin Etkisi

Suç, her toplumda farklı koşullarda şekillenir. Küresel dinamikler, suçun işleniş biçimlerini ve suçla mücadele yöntemlerini etkileyebilirken, yerel dinamikler, bir çocuğun suçla ilişkisinin nasıl şekilleneceğini belirler. Bu da suça sürüklenen çocukların tanımlanmasında farklılıklar doğurur. Evrensel anlamda, çoğu toplum çocukları suçlu olarak değil, suça sürüklenmiş bireyler olarak görmeyi tercih ederken, yerel dinamikler toplumsal değerler, kültür ve sosyal yapılarla doğrudan ilişkilidir.

Sonuç

Suça sürüklenen çocuklar, her toplumda farklı bir biçimde tanımlanabilir ve bu tanımlar, çocukların suçla ilişkilerini anlamada önemli bir rol oynar. Küresel anlamda, çocukların rehabilitasyonuna dair evrensel bir yaklaşım olsa da, yerel faktörler ve kültürel dinamikler, bu sürecin nasıl işlediğini büyük ölçüde etkiler. Suçlu ya da suça sürüklenen, her iki tanım da, suçun bir çocuk için sadece bireysel bir seçim olmadığını, çoğunlukla çevresel faktörlerin etkisiyle şekillendiğini anlatır. Bu bağlamda, toplum olarak çocuklarımıza bakış açımızı şekillendirirken, onları suçlu olarak görmektense, suça sürüklenmiş bireyler olarak görmenin toplumsal faydası büyük olacaktır.

Bu konuda sizin görüşleriniz nedir? Suça sürüklenen bir çocuk için nasıl bir yaklaşım benimsenmelidir? Deneyimlerinizi ve düşüncelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
grandoperabet girişelexbett.nettulipbetgiris.orgsplash